Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Lahey’de Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine açtığı “soykırım” davasında ihtiyati tedbir talebine ilişkin kararını açıkladı.
Tedbir kararı Divan Başkanı Yargıç Joan Donoghue tarafından okundu.
İhtiyati tedbir talepleri görüşülmektedir, mahkemenin görüşüne göre Güney Afrika’nın iddialarının bir kısmının sözleşmenin maddelerinin kapsamına girebileceği görülmüştür. Mahkeme, İsrail’in ‘dosyanın reddi’ talebini reddetmektedir. İsrail’e soykırım davası görülmeye devam edecek. Soykırım davası esastan görüşülecek.
Burada Güney Afrika’nın ortaya koymuş olduğu iddialar değerlendirilecektir. Sözleşmenin birinci maddesine baktığımızda tüm ilgili tarafların soykırım suçunu engellemesi gerekmektedir. İkinci maddede soykırım bir etnik ve ırksal grubun üyelerine zarar vermek, bu grubun içinde bulunan çocukları başka bir gruba taşımak gibi maddeler yer almaktadır.
Soykırım davasında İsrail aleyhine ileri sürülen iddialar makul seviyede ispatlanmıştır. Ancak soykırım olup olmadığına dair nihai karar daha sonra açıklanacaktır.
İsrail, gerekli önlemleri hemen alarak, insani ve temel hizmetlerin insanlara ulaşmasını sağlamalıdır. İsrail, alınan tüm önlemlerle ilgili bir ay içinde mahkemeye rapor sunmalı. Bu rapor Güney Afrika’ya da iletilecektir.
İsrail devleti Gazze’de ve Gazze’ye karşı yürüttüğü askeri operasyonları derhal durdurmalı. İsrail Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki fiillerin işlenmesini önlemek için tüm tedbirleri almalı.
Terör devleti İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Filistin topraklarındaki uluslararası hukuk ihlalleri sürerken Güney Afrika, 29 Aralık 2023’te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhinde dava açarak ihlallerin durdurulmasına yönelik önemli bir adım attı. Hollanda’nın idari başkenti Lahey’deki Barış Sarayı’nda faaliyet gösteren BM’nin temel yargı organı Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) görülecek davadan çıkacak kararlar, İsrail’in Gazze’deki soykırımını inkara yer bırakmayacak şekilde kanıtlayacak.
Güney Afrika, İsrail’i, Soykırım Sözleşmesi’ni üç şekilde ihlal etmekle suçluyor. Güney Afrika ilk olarak, İsrail’in, Gazze’de yürüttüğü operasyonlarda, aynı ulusa, ırka ve dine mensup Gazze halkına karşı soykırım maksadıyla öldürme, ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verme güdüsüyle hareket ettiğini ve Gazzelilerin yaşam şartlarını, fiziksel varlığını ortadan kaldıracak şekilde kasten değiştirdiğini vurguluyor. Güney Afrika’nın 84 sayfalık başvurusunda ikinci olarak, İsrail’in soykırımı önlemede başarısız olduğu ifade ediliyor. Son olarak, Güney Afrika, İsrail’in soykırımı teşvik eden yetkilileri cezalandırmadığına işaret ediyor.
Güney Afrika, Divan’dan, İsrail’i “soykırım yapmamaya, soykırımı önlemeye ve soykırımın faillerini cezalandırmaya” zorlamak için geçici bir tedbir uygulanmasını istiyor. Bu tür geçici tedbirler, dava süreci devam ederken durumun daha da kötüleşmesini önlemeyi amaçlıyor.
Divan’ın davanın esasına ilişkin nihai kararı vermesi yıllar sürebiliyor ve tedbir kararı, yargılama sonlanana kadar durumun kötüleşmesi ve ağırlaşmaması amacıyla veriliyor. Tedbir kararının ardından, önce “ilk itirazlar” safhasına geçerek Divan’ın yargı yetkisi ve kabul edilebilirlik şartları sağlanırsa daha sonra “davanın esası”na ilişkin yargılama yapılıyor. Güney Afrika’nın tedbir talepleri açısından Gazze’de soykırımın gerçekleştiğini ispatlama yükümlülüğü bulunmazken soykırım tehlikesinin varlığını ispatlaması yeterli görülüyor. Divan tedbir kararı esasa ilişkin değerlendirmesinden daha esnek davranabilse de muhtemel bir tedbir kararı savaşı durması ve üçüncü ülkelerin İsrail’e desteğinin hukuka aykırı hale geldiğinin tescillenmesi anlamını taşıyor.